antalya eskort alanya transfer
Bugun...



Narsist Kişilik Bozukluğu: Görünmeyen Bir Maske

Günümüzde, kişilik bozuklukları psikolojik alanın önemli bir konu başlığını oluşturuyor. Bu bozukluklardan biri olan narsistik kişilik bozukluğu, bireyin kendine aşırı bir özgüvenle bakması, başkalarına sürekli olarak üstünlük kurma çabası ve empati eksikliği ile karakterizedir.

facebook-paylas
Tarih: 14-12-2023 14:41

Narsist Kişilik Bozukluğu: Görünmeyen Bir Maske

Narsist Kişilik Bozukluğu: Görünmeyen Bir Maske
Günümüzde, kişilik bozuklukları psikolojik alanın önemli bir konu başlığını oluşturuyor. Bu
bozukluklardan biri olan narsistik kişilik bozukluğu, bireyin kendine aşırı bir özgüvenle
bakması, başkalarına sürekli olarak üstünlük kurma çabası ve empati eksikliği ile
karakterizedir. Bu durum, sadece bireyin kendisi için değil, çevresindeki ilişkiler ve
toplumsal etkileşimler açısından da önemli sorunlara yol açabilir. Narsistik kişilik
bozukluğu ile ilgili merak edilenleri Psikolog Ebru Özer Özkul’a sorduk ve önemli bilgiler
aldık. Keyifli okumalar.
Narsisizm: İlişkilerden aciz mi yoksa sınırda mı?
Günümüzde deneyimlediğimiz şey, duyguların yoğun bir şekilde taşması ile gerçek duygusal boşluğu
maskeleyen duygusallığın abartılmış bir üretimidir. Narsizmin oluşumunda ve gelişiminde bebeklik
çağı en büyük zemini oluşturur. Çünkü bebeklik çağında bebeğin sağlıklı bir gelişim için bakım veren
kişilerle bir bağ oluşturması gerekir. Ne var ki bu bağın kurulamadığı durumlarda narsistik kişilik
örüntüsü oluşmakta dolayısıyla birey yaşamın ilk yıllarında dahi yalnızlık çekmekte ve gereksinimlerini
karşılayamadığı için kendisine yetmeye çalışma deneyimini yaşamaktadır. İşte bu bağın oluşmaması,
bebeğin gereksinimlerinin yok sayılması, bebeğin düş kırıklığına uğraması gibi olgular olumsuz
duyguları deneyimlemesine zemin hazırlamaktadır. Bu şekilde gelişim gösteren sürecin ardından
bebek nesneye yapması gereken yatırımı kendisine yapar ve dış dünya yerine iç dünyasında yaşamayı
tercih eder.
Nedir bu narsizm?
Narsizm, sadece bireyin değil, çevresindeki ilişkilerin de etkilendiği karmaşık bir durumdur. Anlamak
ve bu tür bir durumla başa çıkmak, hem bireyin hem de toplumun psikolojik sağlığı için önemlidir.
Empati, anlayış ve profesyonel destek, narsistik kişilik bozukluğuyla baş etmekte yardımcı olabilir ve
bireyin daha sağlıklı bir benlik algısı geliştirmesine katkıda bulunabilir.
Normal narsisizm bireyin kendisi, yakın çevresi ve çevresindeki diğer insanlarla uyum sağlaması ve
çevresinin beklentilerini karşılayabileceği duygusunu yaşantılamasıdır. Kişinin kendine verdiği değer
ve özgüvenin hiçbir korku bulunmaksızın olabildiğince yüksek olması ve başkalarından gelen olumlu
olumsuz etkilerin kişinin özgüvenini olumsuz yönde etkileme gücünün en aza indirildiği durumdur.
Kişi kendisinden beslenirken diğer kişilerin kendisiyle olan görüş ve düşüncelerine odaklanmaz.
Elbette diğer kişiler tarafından sevilmek, beğenilmek her insanı mutlu eder. Bu gereksinimlere tüm
insanlar ihtiyaç duyar. Bu gereksinimin doyurulması için hak ettiği değeri alabilmek için çok zaman
harcaması ayırt edici olabilir. Bu amaç için her şeyi göze almak da yaşanan bir diğer zorluktur.
Maske: “Aşırı” duygularla kalıcı bağlantı
Narsistik kişilik bozukluğu, kişinin kendisine duyduğu aşırı hayranlık, başkalarından sürekli övgü ve
takdir beklemesi, empati eksikliği, diğer insanları manipüle etme eğilimi gibi belirgin özelliklere sahip
olduğu bir durumdur. Bu kişiler genellikle kendilerini olağanüstü, yüksek başarıya sahip ve özel
hissederler. Ancak, bu dışarıdan bakıldığında genellikle bir maske gibi görünen bu özelliklerin, aslında
bir iç çatışmanın sonucu olduğu düşünülmektedir.

Savunma: Gerçek hislerden uzaklaşmak…
Patolojik narsizme sahip olan bireyler kendinden tamamen emindirler. Her ne kadar başkalarının
düşüncelerini önemsemez bir tavırla davransalar da içsel süreçte tamamen başkalarının
düşünceleriyle beslenmeye açık olabilmektedirler. Patolojik narsizmde bireyin dıştan gelen
yorumlarla beslenmeye çok açık olması gözlenir. Normal narsisizm ve patolojik narsisizmi ayırmayı
sağlayan faktör tam da budur. Patolojik narsizmli bireyler kendi içlerindeki olumsuzlukları, değersizlik
duygularını çevrelerine yansıtarak rahatlama yolunu seçerler ve bu çokça başvurdukları bir savunma
düzeneğidir. Bu sebeple de eleştiri ve olumsuzluğa diğer insanlara göre daha duyarlıdırlar. Bazen bu
duyarlılık öfke ve saldırganlık olarak görülebilir.
Patolojik narsizmde bireyler bir bakıma kendilerini kendilerine göre bir tehdit algısı oluştuğunda
koruma altına alırlar ve bunu bir savunma haline getirip sonrasında bu durumu kişilik
organizasyonunun içine dahil ederler. Kişilik, kişiye özgü kalıcı özellikler anlamına gelir ve bireyin
duygusal ve davranışsal etki ve tepkilerini içeren önceden tahmin edilebilir rutin bir durumdur. Kişilik
bozukluğu ise normalden sapma olarak değerlendirilir. Kişilik bozukluğunda sıklık ve yaygınlık olayları
topluma ve kültüre göre değişim gösterebilmektedir. Narsisizm özellikleri gösteren bireyler
amaçlarına ulaşabilmek için diğer insanları kullanabilirler, çevresindeki kişilere değer verip onlardan
da değer bekleyebilirler. Ne var ki aynı oranda tezatlık gösteren bir durum da çevredeki kişilerden bu
değer beklentisine rağmen eşduyum gösterememeleridir. Bu günümüz tüketici toplumunda hiç de az
rastlanan bir durum değildir.
Kimse söylemezse ben söylerim…
Narsistik kişilik yapısı farklı kriterlere göre belirlenmiştir. DSM-5 tanı kriterlerinde ise daha çok
büyüklenmeci narsizmin özellikleri kriterize edilmiştir. Narsistik kişilik yapısını anlayabilmek adına bu
kriterlerin varlığı ya da yokluğu sizlere bazı fikirler verebilir. Yani kimse söylemese de kişi kendisini
belli eder. Buna göre narsistik bireylerin; kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşıma, başarılarını
ve yeteneklerini abartma, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi bekleme,
sınırsız güç – zeka – güzellik ya da kusursuz sevgi üzerine kafa yorma, özel ve eşi bulunmaz biri
olduğuna ve ancak özel ya da toplumsal durumu olan kişilerin kendisini anlayabileceği gerektiğine
inanma, çok beğenilmek isteme, hak kazandığı duygusu taşıma, kişiler arası ilişkilerde kendi çıkarlarını
kullanma, empati (eşduyum) yapamama, çoğu zaman başkasını kıskanma veya başkalarının
kendilerini kıskandığını düşünme, küstah ve kendini beğenmiş tutumlar sergileme, eleştirilere öfke,
utanç veya küçük düşme tepkisinde bulunma gibi semptomlardan en az beşi erken erişkinlik dönemi
ile başlayan beğenilmeye ve takdir edilmeye yönelik aşırı ihtiyaç ve eşduyum yokluğu ile ortaya çıkan
sürekli davranış biçimi olarak benimsenir.
Patolojik narsisizm nasıl ortaya çıkar?
Psikodinamik kurama göre çocukluk çağında yaşanan korku, başarısızlık, bağımlılık gereksinimlerinin
ebeveyn yokluğu ya da herhangi bir durumdan ötürü ihmal edilmesi, eleştiri ya da sergilediği
davranışlara yönelik alaycı tepkiler görmesi patolojik narsizme sebep olduğu düşünülmektedir.
Narsistik kişilik yapılanmasına sahip bireylerin ergenlik araştırmalarında kendilerinin istemediği ve
arzu etmediği yönde gelişim gösteren olaylar karşısında savunucu davranışlar sergiledikleri hatta
sözel ya da fiziksel davranış sergilemekte çekinmediklerini ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır.

Ayrıca demografik özelliklerden biri olan eğitim durumu da narsistik yapılanmayla anlamlı bir
değişiklik göstermektedir. Yapılan araştırmalar narsizmin türlerini tespit etmek için son yıllarda
çoğalmıştır. 1995 yılında Kernberg’in habis narsizmi tanımlamasının üstüne birçok araştırmaya konu
olmuştur. Erten, 2005 yılında yaptığı çalışmada utangaç, çekimser, kendine yönelik yetersizlik
duyguları yaşantılayan, uyarana karşı doyuma ulaşma konusunda büyük tahammülsüzlükler yaşayan
kapalı bir narsisistik yapının olduğunu açıklamıştır. Kapalı narsisistik yapıdaki kişiler kendilerine
yönelik aşağılık duygularıyla başa çıkmak için onları engellemeye yönelik aşırı bir içselleştirme
durumunda bir yapılanmadır.
Ve Freud
Freud narsisizmi dış dünyadan çekilen libidonun benliğe yöneltilmesiyle ortaya çıkan bir durum olarak
açıklamıştır. Bu sebeple içsel bir boşluk yaşayabildikleri ve başkalarına karşı duydukları yoğun
gereksinim, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık göstermelerine yol açarken diğer taraftan da bilinçdışı
düzeyde bir hayranlık besledikleri çevre tarafından yıkıma uğrayacakları korkusunu taşırlar. Birçok
vakada depresyon ve değersizlik ön plana çıkmaktadır. Erken dönemde başarıyla sağlıklı bir şekilde
yapılamayan özdeşim bireyi olumsuz yönde etkiler. Bu etki üst benlik yapılanmasında da yetersizlikler
yaşar ve içini doldurmaya çalışan fakat bunu bir türlü başaramayan birey değersizlik duygularıyla
karşılaşır. Farklılaşmaya tahammül edemeyen birey duygusal doygunluğa erişemeden antidepresif
savunmalar kullanan ve kimliğinde depresif temalar da barındıran bir bozukluk ve hastanın içsel
süreçleri olarak gözlenir.







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER DÜNYA Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
YAZARLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI