antalya eskort alanya transfer
Bugun...



Aşk Evliliği Yapanlar Dikkat!

Aşkın beyinde nöro kimyasalların değişmesiyle ortaya çıkan geçici bir durum olduğunu belirten Psikolog Ebru Özer Özkul, aşkın pik yaptığı noktada evlilik kararı alınmasının doğru olmadığını ifade etti. Özkul, salgılanan hormonlar azalıp kişi karşındakini objektif olarak görebildiğinde, aşk duygusunun; sevgi, sadakat, samimiyet gibi duygulara dönüşebildiğini söyledi.

facebook-paylas
Güncelleme: 10-04-2023 21:07:35 Tarih: 10-04-2023 21:01

Aşk Evliliği Yapanlar Dikkat!

Aşk Evliliği Yapanlar Dikkat!
Aşkın beyinde nöro kimyasalların değişmesiyle ortaya çıkan geçici bir durum olduğunu
belirten Psikolog Ebru Özer Özkul, aşkın pik yaptığı noktada evlilik kararı alınmasının doğru
olmadığını ifade etti. Özkul, salgılanan hormonlar azalıp kişi karşındakini objektif olarak
görebildiğinde, aşk duygusunun; sevgi, sadakat, samimiyet gibi duygulara dönüşebildiğini
söyledi.
Psikolog Ebru Özer Özkul, aşk denince akla gelen kalp olsa da, aşkın gerçekte beynin
nörokimyasının değişmesi ile ortaya çıkan nörobiyolojik bir süreç olduğunu kaydetti.
Yapılan bilimsel çalışmaların aşık olunduğunda beyinde meydana gelen değişimleri
gösterdiğini belirten Psikolog Ebru Özer Özkul, “Bilim günümüzde nörokimyayı ölçer hale
geldi. Beyin görüntüleme teknikleri ile aşık olunduğunda hem beyinde fluoresan gibi yanan
bölgeler gözlemleniyor, hem de beyin kimyasındaki değişiklikleri, hormonal değişiklikleri
ölçebiliyoruz. Yani günümüzde insanların gerçekten aşık olup olmadığı bilimsel yöntemlerle
ölçülebiliyor” diye konuştu.
Kişi aşık olduğunda beyinde meydana gelen nörokimyasal değişiklikler nedeniyle, dopamin
seviyesinin arttığını, yine kortizon ve NFG faktörü denilen hormonların arttığını ifade eden
Ebru Özer Özkul, bu hormonal değişiklikler sonucu kişinin aşık olduğu kişiyi odak noktasına
aldığını ve ondan başka bir şey düşünemez hale geldiğini söyledi.
Psikolog Ebru Özer Özkul şu bilgileri verdi:
Aşk Beyin Açısından Sürdürülebilir Bir Şey Değil
“Kadınlar aşık olduğunda testesteron hormonları yükseliyor. Erkekler de ise düşüyor. Aşık
olduğumuzda beynimizdeki subikortal bölgemizde ödül mekanizmamızı oluşturan bölgenin
aktif olduğunu görüyoruz. Dopamin seviyemiz de artıyor. Beyin, içsel veya dışsal bir ödül
beklentisine girdiğinde bu maddeyi salgılıyor. Bu da aşık olduğumuz kişinin peşinden koşma
ile ilgili bir motivasyon veriyor. Dopamin yüksekliğinden sürekli onu düşünür, onunla ilgilenir
hale geliyoruz. Bazen bu bizi gerçeklikten koparabiliyor.
Onu görmek özlemek tekrar dopamini beynimize kazandırdığı için dopamin yokluğunu
özlemek olarak adlandırıyoruz. Bağımlılık düzlemi çalışıyor. Sürekli o dopamini almak için o
insanı görmeye çalışıyoruz. Yokluğunda sıkıntı çekmeye başlıyoruz. Beyin buna uzun süre
katlanamayacağı, uzun süre bu stresle başa çıkamayacağı için bu geçici bir süreç. Yani aşk
nöro biyolojik olarak sürdürülemez bir şey.
Erkek aşık olduğunda daha sakin, daha anlayışlı daha duygusal ve daha az agresif oluyor.
Ancak 6 aydan sonra bu duygusallıktan uzak davranışlarda bulunabiliyor. Çünkü hem
kadında hem erkekte 6 aydan sonra bu nörokimya değişiyor. Bu değişiklikler hormonal ve
görüntüsel olarak tespit edilebiliyor. Kişilerin hormonal aktivasyonu azalıyor.

Sonra kişi aşık olduğu kişinin değişmesinden yakınıyor. ‘Sen ilk zamanlar olduğun gibi
değilsin’ diyor. Evlendiği aşkını, kendisini bir dakika pencerede görebilmek için saatlerce
yağmur altında bekleyen eşini bakkala yoğurt almaya gönderememekten sitem ediyor.
İlerleyen süreçte aşk başka bir duyguya dönüşmeye başlıyor. Negatif bir şekilde nefrete de
dönüşebiliyor, sevgi saygı, sadakat, samimiyet, dürüstlük duygularına evrilerek ilişki devam
da edebiliyor.
Aşkın pik Yaptığı Noktada Evlilik Kararı Almayın
Aşkın pik yaptığı noktalarda kendi hayatımızı yaşayamaz pozisyona geliyoruz. Kendimizi odak
noktası olmaktan çıkarıyoruz. Kendi emellerimiz, amaçlarımız, isteklerimiz, ihtiyaçlarımızı geri
plana atıp aşık olduğumuz kişiyi odak noktamıza alıyoruz. İşimizi, dersimizi aksatabiliyoruz. O
kişi üzerinden düşünmeye ve hareket etmeye başlıyoruz. İçinde onun olduğu hayaller planlar
kuruyoruz. Bu da bizi geleceğimize odaklanmaktan alıkoyuyor. Hormonların pik yaptığı
seviyede otistik bir düşünce meydana geliyor.
Sağlıklı düşünemediğimiz ve hormonlarımızın etkisinde olduğumuz bu dönemde evlilik kararı
almayı doğru bulmuyorum. Çünkü bu dönemde aşık olduğumuz kişiyi objektif olarak
göremiyoruz. Onu sadece bize karşı davranışlarıyla bize yaşattığı duygularla
değerlendiriyoruz. Eğitimini, kültürünü, dünya görüşünü, işini vs. önemsemiyoruz. Başka
insanlara nasıl davrandığına bakmıyoruz. Hormonlarımız normale döndüğünde ve onu iyi ve
kötü yönleriyle, kusurlarıyla objektif olarak gördüğümüzde eğer hala beğeniyorsak, o hailiyle
kabul ediyorsak, aşkı sevgi, sadakat, samimiyet, güven gibi duygulara dönüştürebiliyorsak o
zaman bu ilişkiyi sürdürebiliriz. Bağlılığın, tutarlılığın, güvenin inşa edilmesi gerekiyor. O
zaman bir evlilik kararı almak doğru olur. Aşık olduğunuz kişiyle konuşabiliyorsanız, aynı
frekanstaysanız evlenebilirsiniz. Bir ömür boyu konuşabileceğiniz insanla evlenmenizi
öneriyorum. Aşık olduğunuz kişiyle konuşamayabilirsiniz ama ortak noktalarınız olan,
konuşabildiğiniz, paylaşabildiğiniz bir insanla ömür boyu birlikte olabilirsiniz.
Terk Edilen Kişi Psikolojik Yardım Alabilir
Aşık bir kişinin düşünceleri obsesif bir hastanın takıntılı düşünceleri gibi. Eğer aşkın pik
yaşandığı dönemlerde bir ayrılık söz konusu olursa, kişi terk edilirse bu onu psikolojik olarak
sarsacaktır. Eğer Obsesif Kompülsif Bozukluk altyapısı da varsa, ayrılık ve aşk acısı psikolojik
hastalığa dönüşebiliyor. Özellikle ayrılıktan itibaren ilk birkaç hafta çok yoğun duygular
yaşıyor. Obsesif hastalar seratonin düşüklüğü yaşıyorlar. Aşık olup terk edilen kişide de aynı
durum yaşanıyor, yani seratonin düzeyi düşüyor. Ayrıca kişi aşkından ayrıldığında dopamin
seviyesi aşırı düşüyor. Bu da kişide bir yas durumu yaratıyor. Mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan
keyif alamama, kendi içine kapanma, işlevselliğini kaybetme, okula işe gidemez pozisyonda
olma durumu ortaya çıkıyor Bu durumda kişilerin psikolojik yardım alması gerekiyor.







FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER DÜNYA Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
YAZARLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI